Kuran'da Anlatılan Faşist Bir Karakter:
FİRAVUN
Faşist liderlerin en belirgin özellikleri düzenlerini, korku ve baskı üzerine kurmalarıdır. Genellikle halkı tehditle, baskıyla, işkenceyle sindirir ve istedikleri gibi yönlendirirler. Hemen bütün faşist rejimlerin değişmez kuralıdır bu... Onlara uyan insanlar ise çoğunlukla haklıdan değil de güçlüden yana tavır koyan, kuvvet karşısında kolayca boyun eğen, otorite karşısında her yöne sürüklenebilen kişiliksiz bir yapıdadırlar. Bu nedenle de faşistlerin gösterdikleri kaba kuvvet ve güç karşısında onlara uyum sağlarlar. Bunda genelde cahil ve kültürsüz olmalarının da etkisi büyüktür.
Allah Kuran'da zalim bir diktatörden ve onun bağlılarından oluşan bu sosyal sistemin tarihi bir örneğini tarif etmektedir: Firavun döneminde Mısır.
Hz. Musa döneminde Mısır'a hakim olan Firavun, tamamen baskıya dayalı bir sistem kurmuştur. Bunu yaparken zor kullanmaktan ve kan dökmekten çekinmemiştir, tıpkı iktidarını sağlamlaştırabilmek için kan dökmekten ve şiddetten çekinmeyen faşist liderler gibi.
Kuran'da Firavun'un yaptıklarıyla ilgili ayetlerde tarif edilen özelliklere bakıldığında faşist liderlerle arasındaki benzerlik dikkat çekici boyutlardadır. Firavun da, çağımızdaki faşist liderler gibi, ülkesinde yaşayan insanları sınıflara ayırmış ve bunların bir kısmına karşı katliamlar yürütmüştür:
Firavun rejiminin bir başka dikkat çekici özelliği ise, sahip olduğu askeri gücü çağdaş faşistler gibi kendi ülkesinin halkına karşı kullanmasıdır. Örneğin Firavun, Hz. Musa ile birlikte Mısır'dan çıkan İsrailoğulları'nı engellemek üzere ordusunu yola çıkarmıştır. Kuran'da Firavun sisteminden söz edilirken defalarca "Firavun ve askerleri" ifadesi kullanılır, bu da Firavun rejiminin militarist yapısına işaret ediyor olabilir. (Doğrusunu Allah bilir).
Eski Mısır'ın Faşist Firavun'u II. Ramses
Hz. Musa döneminde Mısır'a hakim olan Firavun, baskı ve şiddete dayalı bir rejim kurmuş, ülkesindeki azınlıkları (İsrailoğullarını) köleleştirmiş ve kendisini kutsal bir varlık gibi göstermiştir; tıpkı modern çağın faşist liderleri gibi.
Firavun ile çağdaş faşist diktatörler arasındaki bir diğer benzerlik ise kendilerini sözde kutsal kişiler gibi göstermeleridir. Hitler ve Mussolini rejimlerinde görülen "liderlerin kutsallaştırılması" yöntemi, Firavun tarafından çok açık bir biçimde kullanılmıştır:
Ayette Firavun için kullanılan "bağırdı" ifadesi, onun halkına karşı bağırmak suretiyle şiddetli nutuklar attığına işaret etmektedir. Bu yöntem Hitler ve Mussolini gibi faşist diktatörlerin en belirgin propaganda yöntemidir.
Firavun'un halkını saptırarak, peşinden sürüklediği sıralarda Mısır halkına gerçekleri gösteren, doğru yolu bildiren bir elçi, yani Hz. Musa gelmiştir. Fakat onlar Hz. Musa'ya uymak yerine korktukları ve onu zahiren daha güçlü gördükleri için Firavun'un peşinden gitme hatasına düşmüşlerdir:
Görüldüğü gibi, toplumun bir kısmı, "Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla" iman etmemişlerdir. Bu ifade, Firavun rejiminin insanları, sadece inançları dolayısıyla zulme uğratan bir sistem olduğunu göstermektedir ki, bu da faşizmin temel özelliklerindendir.
Firavun ile çağdaş faşist liderler arasındaki bir diğer benzerlik ise insanlara karşı ayrımcı, ırkçı bakış açılarıdır. Çağımız faşistlerinin ırkçı bakış açısı Firavun'da da görülmektedir. O da günümüzün "antisemit" diktatörleri gibi, İsrailoğulları'nı sözde aşağı bir kavim olarak görmüş ve bu nedenle İsrail soyundan olan Hz. Musa ve Hz. Harun'u kendince küçümsemiştir. Firavun ve çevresinin sözleri bunu açıkça göstermektedir:
Buraya kadar verilen örneklerden de açıkça anlaşıldığı gibi Firavun'un sistemi ve günümüz faşist rejimleri arasında önemli benzerlikler vardır. Bu benzerlik sadece yönetim sistemi açısından değil, bu sisteme tabi olan halk açısından da geçerlidir.
Gerçekte Firavun'a uyan ve onun izinden giden insanların da çoğu onun yanlış yolda olduğunu, Musa Peygamberin ise doğru yolda olduğunu biliyorlardı. Ancak Firavun'u güçlü ve hakim gördükleri için vicdanlarına uymak yerine, gerçekleri gözardı ettiler. Kaba kuvvetin, gücün etkisi altına girdiler. "Güçlü olan haklıdır" yalanına inandılar. Oysa gücün ve hakimiyetin tek sahibi Allah'tır. Bunu kavrayamadıkları için Firavun'la birlikte onlar da dünyada ve ahirette büyük bir aşağılanmayla karşılaştılar. Bu kişilerin uğradıkları son Kuran'da şöyle bildirilir:
Faşist liderlerin sonu da Firavun'un sonu gibi ibretliktir. Hitler intihar etmiş, Mussolini ise kendi halkı tarafından idam edilmiştir. Kendilerini yüceltmek adına yaptıkları zulümler ise yalnızca aşağılanmalarına sebep olmuştur. Kendilerinden sonra gelenler tarafından nefretle anılan insanlar olmuşlardır. Üstelik bu yalnızca dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahiretteki ise çok daha şiddetlidir. Ancak unutulmamalıdır ki, ahiretteki azap sadece önderlere isabet etmekle kalmayacak, onların peşinden gidenleri de kuşatacaktır. Bu gerçek de Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
II. Ramses'in üstteki devlet armasında, çağdaş faşist rejimlerin kullandığı semboller dikkat
çekicidir: Saldırgan, vahşi hayvan sembolleri, putperest inanışları yansıtan, şiddet ve korku
salmaya yönelik figürler...
çekicidir: Saldırgan, vahşi hayvan sembolleri, putperest inanışları yansıtan, şiddet ve korku
salmaya yönelik figürler...
Allah, bu liderlerin ve toplumların bu büyük hatasını şöyle haber vermektedir:
Saddam'İn gerçekleştirdiği Halepçe Katliamı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder